Toplumumuzda ‘Yaşlılıkta cinsellik yoktur.’ algısı çok yaygın. İnsan, çocukluktan sonraki aktif döneminde cinsel yaşama ihtiyaç duymaya başlıyor ve bu ihtiyaç yaşlılıkta da sürüyor. Cinsellik denildiğinde ‘cinsel birleşme ‘olarak algılanıyor ama cinsel hayattan kastımız sadece cinsel birleşme değil. Öpüşme, el ele tutuşma, paylaşım, belki oturup akşam yemeği yerken göz göze bakışmak da aslında cinsel yaşamın içinde. Bu durum yaşın ilerlemesiyle bitmiyor. Ama maalesef toplumların kültürel anlayışları nedeniyle cinsellik genellikle yaşlılıkta baskılanmıştır.
Ülkemizde Yaşlılıkta Cinsellik Nasıl Değerlendiriliyor?
Türkiye’yi Avrupa ile kıyasladığımızda yaşlılıktaki cinselliğin birbirinden çok farklı olduğunu görürüz. Bizim ülkemizde özellikle gençler yaşlılıkta cinsel hayatın hiç olmadığını düşünüyorlar. Belli bir yaştan sonra cinselliğin tamamen bittiği sanılıyor. Anneniz ölür babanız evlenmek ister; herkes onu kınayarak karşılar. Kadının zaten eşsiz kaldığı durumda da cinsel istek ya da partner istemesi söz konusu değildir, direkt ayıplanır. Cinsellik devam eder fakat kültürel nedenlerden ve toplum baskısından dolayı göz ardı edilir. Yaşlılık aseksüellik gibi algılanır. Bu nedenle de toplumumuzda yaşlılıktaki kognitif bozukluklar, fiziksel hastalıklar, yaşlı bakımı ya da yaşlı rehabilitasyonu gibi birçok alanda çalışmalar ve hizmetler varken yaşlılıkta cinsellikle ilgili maalesef çok az çalışma var ve bunun rehabilitasyonu hiçbir sağlık personeli tarafından da dile getirilmez.
Yaşlılıkta Cinselliğe Neden İhtiyaç Duyulur?
Cinsellik bir ihtiyaçtır ve yaşlılıkta da gereklidir. İnsanın tüm yaşamı boyunca mutluluğunun, sosyal yaşantısının, enerjisinin, fiziksel hastalıklarının neredeyse yarısının yaşanan mutsuzluklar ya da tatminsizliklerdir. Çünkü cinsellik esnasında beyinde serotonin, dopamin, nöradrenalin, melatonin gibi birçok zevk veren ve insan yaşamına olumlu etkileri olan hormonlar, nörotransmitterler salgılanmaktadır. Bu nedenle her yaşta insan sağlığı açısından cinselliğin önemi çok büyüktür. Dokunmak, uyarılmak, öpüşmek, el ele tutuşmak da cinselliğin bir parçasıdır. Yaşlıdaki cinsellik ise fiziksel rahatsızlıklar, kontrol, özgüven gibi nedenler dolayısıyla elbette gençlikte ki gibi olmuyor. Çünkü yaşlılıkta kişi sosyal olarak bir kenara itiliyor. Artık ‘büyük baba’ ya da ‘büyük anne’ oluyorlar. ‘Sen bir kenarda oturmalısın’ ya da ‘Torun bakmalısın’ gibi söylemlere maruz kalıyorlar. Sosyal statülerini bir anda kaybediyorlar. Ayrıca, fiziksel hastalıklar ve unutkanlık başlıyor, önceden yapabildikleri işlerini yapamaz hale geliyorlar. Bir de üstüne üstlük tamamen cinsel yaşam bitirilince, aseksüel olarak addedilince, yaşlılarımızda maalesef ciddi kaygı bozuklukları ve depresyonlar ortaya çıkmaya başlıyor.
Yaşlılıkta Cinsel Sağlığı Etkileyen Faktörler Nelerdir?
Yaşlandığımızda derimiz büzüşür, eski güzelliğimiz kalmaz, güç kaybı ve kas kaybı oluşur ve bütün bunlar cinsel sağlığı da etkiler. 20 yaşındaki bir gencin aktivitesi yoktur. Yaşlılıktaki cinsel kayıp erkek ve kadın arasında farklıdır. Erkekte daha çok ereksiyon problemleri, yani sertleşme problemleri ortaya çıkar. Kişi daha erken boşalır, hatta ereksiyon, sertleşme olmadan bile erkek boşalabilir. Erkeğin en çok yaşadığı problem budur. Kadınlarda nasıl ki menopozla beraber östorojen hormonu azalması varsa, erkeklerde de yaşla beraber testosteron hormonunda azalma görülüyor. Sadece hormonal değişiklikler değil, kişinin hipertansiyonu, diyabeti, kronik hastalıklara sahip olması ya da inme geçirmiş olması, kullandığı ilaçlar; cinsel yaşamı etkiler.
Örneğin hipertansiyon için kullanılan ilaçlar ve antidepresanlar ciddi sertleşme problemleri ya da erken boşalmaya sebep olabilir. Antideprasan vererek yaşlıyı mutlu etmeye çalıştığınızda aslında onun yaşla beraber azalan cinselliğini daha çok baskılamış olursunuz. Hiç kimsenin aklına ‘Cinsel yaşamın, nasıl isteğin var mı?’ sorusu gelmiyor. Hiçbir hekim, hemşire, bakım görevlisi maalesef yaşlı hastalarımıza cinsel yaşamla ilgili hiçbir soru yöneltmiyor. Onların uykuları, tuvaletleri sorgulanıyor ama cinsel yaşamla ilgili tek bir soru sorulmuyor. İnsan ömrünün uzaması nedeniyle yaşlı nüfus giderek artmaktadır. Bu nedenle yaşlılıkta cinsellik konularında da çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Menopoz ile birlikte cinsellik biter mi?
Genellikle yaygın inanış, kadınlarda cinselliğin menopoz ile birlikte bittiğidir. Üstelik bu yanlış bilginin sosyo-kültürel düzeyle de çok alakası yoktur. Menopoz yaşı, ortalama 50-52 yaş arasındadır. Ancak 30’lu yaşlarda bile bazen erken menopoz görülebilir. Aslında menopoz demek sadece üretkenliğin bitmesi anlamına geliyor. Yani menopozdaki kadın artık çocuk sahibi olamaz. Menopozla beraber vajinada kuruluk, vajina boyunun kısalması, kasların elastikiyetini kaybetmesi gibi birtakım fiziksel değişiklikler oluyor. Fakat bunların hiçbiri cinselliğin tamamen bitirilmesi için sebep değildir. Tabi ki cinsel istek, cinsel birleşme sayısı ve sıklığı azalabilir, zevk de gençlikteki gibi olmayabilir ama cinsel yaşam bitmez. Siz ya da yakınınız ilişkisinde bu sorunları yaşıyorsanız nöralterapi ile sorunlarınızdan kurtulabilirsiniz.
Kadınlar Tarafından Cinsellik Hakkında Yanlış Bilinenler Nelerdir?
Algısal bir sorundan daha bahsetmem gerekiyor. Verdiğim ilaçlar cinselliklerini etkileyebileceği için poliklinikteki hastalarımın cinsel yaşamlarını hep sorgularım. Kadın cinselliği denildiğinde bazı insanlar bunu erkeği tatmin etmek olarak algılıyor. Örneğin cinsel ilişki başarısız olduğunda kadın bunu kendi üstüne alınıyor. Kadın, ‘Ben onu mutlu edemedim.’, ‘Ben başarısız oldum’’ Demek ki ben yeterince onu uyaramadım’’, Benden yeterince hoşlanmıyor.’ gibi düşüncelere girebiliyor. Bu bir tabu. Kadınların çok büyük bir çoğunluğu gençliğinde ‘Erkeği mutlu etmem gerekir.’ diye düşünür.
Yıllar boyunca gençliğinde, kendisini düşünmediği için cinsellik ona hep bir angarya gibi gelir ve çoğu kadın orgazmı bilmez. Peki menopoz ile ne olur? Kadının kurtuluşu. Fiziksel değişimler cinsel ilişkiden kaçınmanın bahanesi oluyor. Örneğin ‘Vajinam kuru, canım yanıyor’ diyebiliyor. Aslında isteksizlik kuruluk yapar, bu gençlikte de böyledir. Kadının önce cinsel birleşmeyi istemesi gerek. Kadın ve erkek arasındaki cinsellik farkı da böyledir. Erkeğinki daha çok organ uyarılması, erkek her açıdan uyarılabilir. Ama kadının uyarılması öyle değil, kadın daha çok duygusal olarak uyarılabilir. Bu nedenle menopozla beraber çoğu kadın cinsel yaşamını kapatır.
Siz ya da bir yakınınız bu duyguları yaşıyor ise bir uzmana danışabilirsiniz.
Menopoz ile Cinselliğini Bitirmeyen Kadınların Karşılaştığı Sorunlar Nelerdir?
Cinselliği yaşlılıkla birlikte bitirmeyen kadınlar ise partner bulmakta zorlanıyorlar. 65 yaş üzeri bir erkek bazı olanakları da iyiyse, genç biriyle ya da kendi yaşına yakın biriyle beraber olabiliyor. Ama 65 yaşında bir kadının partner bulması oldukça zor. Bunu da bulamadıkları için doğal bir çekilme oluyor. Sonunda ne oluyor? Depresyon. Depresyon da unutkanlığa ya da Alzheimer gelişmesine sebep oluyor aslında bunların hepsi bir kısır döngü. Cinsel olarak tatmin olmadığı için tansiyonu regüle olmuyor; diyabeti, şekeri, fiziksel hastalıklarının şiddeti artıyor. Yalnız ya da çocuklarının yanında yaşayan yaşlı bir kadının cinsel isteğin, dile getirmesi bile söz konusu değil.
Cinsel yaşamın yaşlılıkta da devam edebilmesi için neler yapılabilir?
Yaşlılık döneminde cinsel sorunlar yaşamamak adına gençlikte alınacak birtakım önlemler vardır. Tüm hastalıklarda olduğu gibi beslenme ve egzersiz çok önemlidir. Gençlikte yoğun sigara ve alkol tüketimi cinsel yaşamı ciddi etkiler. Özellikle erkeklerde damarsal problemlere sebep olur. Yine ateroskleroz dediğimiz damar sertleşmesi de cinselliği etkiler. Penis damarlara kan dolmasıyla sertleşen bir organdır. Ateroskleroz dediğimiz kireçlenme, nasıl kalpte oluyor, kişi bypass oluyor ya da stent takılıyorsa penis de bundan kurtulamaz. Ateroskleroz sonucu yaşlılıkta, ereksiyon (sertleşme) problemleri, peniste şekil bozuklukları meydana gelebilmektedir.
Gençlikteki beslenme bozuklukları, ilerde oluşacak tansiyon ve şeker hastalığının sebebidir. Bunlar direkt cinselliği etkileyen hastalıklardır. Özellikle diyabet hastalarında cinsel istek azalması olur çünkü şekerleri dengede değildir. Tansiyon ilaçları cinsel isteği azaltır ya da sertleşme problemi yapar. Bütün bu hastalıklardan korunmak için gençlikte bedenimize dikkat etmemiz gerekmektedir. En temelde de “Cinsellik yaşlılıkta biter” düşüncesinden kurtulmak gereklidir. Benim çok fazla yaşlı hastam var. Gelip mesela ‘Param da var, gezmek istiyorum, yurt dışı turlarına gitmek istiyorum. Ama yalnız olmuyor, yanımda bir kadın arkadaş olsa da birlikte gitsek.’ diyorlar. Yani bu paylaşım da cinsellikle ilgili.
Mesela ortaokul yaşındaki bir çocuğun cinsel birleşmesi yoktur ama flörtü vardır; elini tutar, onu düşünür, onunla sohbet eder, onunla yan yana gelir, o sırada bir heyecanı vardır; eli titrer, kalbi çarpar. İşte yaşam ve yaşlılık aslında başlangıca geri dönmektir. Yani yaşlılık da o çocuğa geri dönmektir. İşte o flörtöz ilişkiler aslında cinsel yaşamdır. Bunu böyle düşünmek lazım. Bu konuda daha fazla bilgi almak içi bizimle irtibata geçebilirsiniz.
Yaşlılıkta Cinsel İstek Artar mı?
Yaşlılıkta bazı hastalıklarda cinsel istek artabilmektedir. Özellikle beyin ön bölgesi ‘frontal bölge’ dediğimiz bölge toplumsal, ahlaki ya da dini birtakım kurallara uymamız için baskı oluşturur. Şöyle örnek vereyim; toplum içinde gaz çıkaramazsınız, çok sıkışsanız bile bir yerde tuvaletinizi yapamazsınız. Bunu frontal lob baskılar. Buradaki baskı bölgedeki damar tıkanıklığı, kanama ya da tümör nedeniyle ortadan kalktığı zaman, o kişilerde aşırı bir cinsel istek artışı görülebilmektedir. Örneğin erkek 80 yaşındadır, eşi de 80 yaşındadır, ondan her gün cinsel istekte bulunurlar. Tabii 80 yaşındaki bir kadının da her gün cinsel ilişkiye girmesi, fiziksel açıdan da beklenemez. Çok karşılaştığım durumlardan biri de yanlışlıkla Parkinson tanısı konulup, dopaminerjik ilaç başlanan hastalarda cinsel istek artar. Bipolar hastalık tanısı olan hastaların “manik” dönemlerinde de cinsel istek artabilmektedir.